Dostoyevski’nin başyapıtlarından Ecinniler’in önemli karakteri Aleksey Niliç Kirilov, usta yazarın en fazla acı çeken karakterlerinden biri. Ecinniler, 1872 yılında yayımlanmıştır. Türkçeye Cinler adıyla da tercüme edilmiştir.
Kişi, yaşamak ve ölmek arasında bir fark görmediği zaman ancak gerçekten özgür olabilir. Büyük bir utanç veya keder sebebiyle değil de, tümüyle yaşama ve ölmeyi eşit saydığı için kendisini öldürebilen kimse gerçek anlamda özgürleşir, onun deyimiyle tanrılaşır.
Dostoyevski’nin bütün kahramanları, yaşamın anlamını inceleyip kavramaya çalışırlar. Yenilikleri hurdadır; gülünç olmaktan korkmazlar. Yeni duyarlığı klasik duyarlıktan ayıran şey, berikinin ahlaksal, ötekininse metafizik sorunlarla beslenmesidir.
Ecinniler’de Kirilov karakteri üzerinden intihar konusunu irdeler. Bir mühendistir Kirilov, inşaat mühendisidir ve ilginçtir ki o da 27 yaşındadır…
İntiharın bu kadar az görülmesinin temelinde iki şey yatar: birincisi acı’dır, ikincisi öteki dünya korkusu…
İntihar edenler de iki çeşittir: büyük bir keder ya da öfkenin etkisiyle intihar edenler ve deliliklerinden ötürü intihar edenler, ki bunlar birden yaparlar… Acıyı pek az düşünürler; fakat aniden yaparlar. Diğerleri, yani aklı başında olanlar, çok düşünürler, acı korkusu olanlar için çözüm ani ölümdür, kocaman bir kayanın altında kalıp bir anda ölmek gibi.
“Tartışma götürmez davacı ve dinleyici, yargıç ve sanık niteliğimle beni böylesine düşüncesiz bir umursamazlıkla acı çekmek üzere dünyaya getiren bu doğayı suçluyorum, kendimle birlikte yok olmaya mahkûm ediyorum.”
Kirilov’un intihar düşüncesinin temelinde özgür kalmak ve tanrı olmak vardır. tanrı olmak yaşamakla ölmek arasında bir fark olmadığında olur.. İnsan acı ve korkuyu yendiğinde tanrı olur, bu da intiharla mümkündür… Yani sırf korkuyu öldürmek için intihar eden tanrı olur.. Şu an dünya acı ve korku doludur, insanlarsa mutsuz. Mutluluk neden kısa sürer ki… Hissettiğimizde mutsuz, düşündüğümüzde mi mutlu oluyoruz. Düşüncelerimizle, aklımızla değil de hislerimizle yaşadığımız için mi genellikle mutsuzuz?
Mühendis Kirilov bir yerde canına kıymak istediğini, çünkü “düşüncesinin bu olduğunu” bildirir. Sözcüğü gerçek anlamında anlamak gerektiği iyice anlaşılıyor. O, bir görüş, bir düşünce için hazırlanır ölüme. Üstün intihar denir buna. Kirilov’un maskesinin ağır ağır aydınlandığı sahneler boyunca, kendisine yön veren ölüm düşüncesi gösterilir bize. Gerçekten de mühendis, Günlük’ün uslamalarını baştan ele alır. Tanrı’nın gerekli olduğunu, var olması gerektiğini sezer. Ama varolmadığını ve varolamayacağını bilir. “Bunun kendimizi öldürmemiz için yeterli bir neden olduğunu nasıl anlamıyorsun?” diye haykırır. Bu tutum, onda uyumsuz sonuçların bazılarına da yol açar. İntiharının küçümsediği bir dava yararına kullanılmasını ilgisizlikle kabul eder. “Bu gece bunun benim için hiçbir şeyi değiştirmediği kararına vardım.” En sonunda edimini başkaldırma ve özgürlükle karışık bir duygu içinde hazırlar. “Boyun eğmezliğimi, yeni ve korkunç özgürlüğümü kesinlenmek için öldüreceğim kendimi.” Öç değil, başkaldırma söz konusudur artık, öyleyse Kirilov, uyumsuz bir kişidir, ama kendisini öldürmesi gibi temel bir sınırlamayla. Bu çelişkiyi kendisi açıklar, hem de öyle açıklar ki, aynı zamanda uyumsuz gizi de bütün duruluğuyla ortaya çıkarır. Gerçekten de olağanüstü bir hırs ekler ölümcül mantığına; bir Tanrı olmak için kendini öldürmek ister.